Mikonos Adası

Yunan adaları içinde en pahalısı, en iddialısı ve en renklisi Mikonos. Kıraç sayılabilecek doğasına karşın yaz aylarında inanılmaz kalabalıkları ağırlayan bu ünlü ada, konuklarını renkli gece yaşamı ve çılgın eğlence dünyasıyla kendine çekiyor...

Sayıları 2 bini bulan adalarıyla ünlü Yunanistan'ın beyaz evleri, berrak sularla kuşatılmış kumsalları ve yoğun turist akımlarıyla renklenen birbirinden güzel adaları arasında bir listelendirilme yapılacak olsa, Mikonos'un en güzel olarak liste başına oturacağı çok tartışmalı.

Ancak bu ada, kuru ve kıraç sayılabilecek coğrafyasına ve de şaşaalı bir mimariye, yemyeşil bir doğaya, uçsuz bucaksız kumsallara ve mesela gölgelerini suya düşüren palmiyelere sahip olmamasına karşın, renkli gece yaşamı ve çılgın eğlencesiyle Yunan adalarının gözbebeği, aynı zamanda en çok ziyaret edileni ve en pahalılarından biri, hatta birincisi...

Yaz aylarında, Yunan adaları içinde, hatta ve hatta Ege ve Akdeniz genelinde ‘‘turistikler’’ arasında yer alan tüm merkezlerin kilometre kare başına düşen insan sayısından çok daha fazla, ve hatta üst üste turist kalabalıklarını ağırlayan Mikonos, bir konuda daha ünlü: Bu ada aynı zamanda gay'lerin buluşma noktası...

mikanos adası
Ada, kıyı şeridinin farklı noktalarında karşınıza çıkan plajları, su sporları yapabileceğiniz merkezleri, çoğunluğunu motosiklet ve mopedlilerin oluşturduğu, pek çoğunun da yaya olarak yol aldığı cıvıl cıvıl, kalabalık, rengârenk sokakları, restoranları, özetle çılgın ve hareketli atmosferiyle çekiyor konuklarını kendine. Ve farklı bir turist kesimine sesleniyor. Daha çok varlıklı turistin ta kendisine... Tabii “gay”lere de…Bu kalabalık, çok renkli ve hareketli adaya ulaşımda iki yol seçilebilir, Pire ve Rafina'dan kalkan gemiler ya da havayolu olmak üzere. Hemen bu noktada Mikonos'a gelen turistlerin çoğunun adaya deniz yoluyla ulaştığını da kaydedelim.

Gemiyle ulaşımda altı çizilmesi gereken bir nokta var. Yaz aylarında, özellikle de ağustosta, Ege çok dalgalı ve örneğin Pire'den kalkan gemilerin Mikonos'a ulaşması yaklaşık 4-5 saati bulabiliyor ve bu nedenle yolcuların gemide sallanma ihtimalini göz önünde tutması gerekiyor. Yüzyıllar öncesinde bir Venedik kolonisi olarak tarih kayıtlarında yerini alan Mikonos'un boyutları ölçüldüğünde zengin bir tarihi geçmişi varsa da, üzerinde bugüne ulaşan kayda değer bir eser barındırmıyor. Yıkıntıları ile dikkat çeken Venedik kalesi dışında...

Ada merkezi ‘‘Hora’’ da işte bu kalenin etrafında kurulmuş. Adanın en ilginç yönü, kanımca, sayıları 400'e ulaşan kiliseleri... Beyazın hâkim olduğu yerleşimlerde yine beyaz boyalı ve kimi yerlerde sadece küçük haçlarıyla minik bir gövde üzerinde yükselen bu kiliselerin bazılarının kubbeleri kırmızı renkli. Limanın ucunda yer alan küçük beyaz kilise (Panakrantos-Meryem Ana) ve Hora'daki yeldeğirmenleri adanın en karakteristik yapıları. Yeldeğirmenlerinin bulunduğu tepe, akşam saatlerinde Mikonos limanını izlemek için iyi bir seçenek.

Barları, restoranları, kalabalığıyla kendine özgün bir karaktere sahip Mikonos, yaz aylarındaki onca kalabalığa rağmen tertemiz, pırıl pırıl sokaklara sahip. Sade mimari kesinlikle korunmuş, adanın özgün görüntüsüne ters düşecek hiçbir ayrıntıya izin verilmemiş. Binalar şirin Mikonos'ta, ortaları hafif meyilli, büyük parke taşlı yollar bakımlı. Yolların her iki yanına dizili, bembeyaz renkli, boyaları her yıl yenilenen, mavi ve kırmızıya boyanmış pervaz ve merdivenlerle renklenen evler de...

Adanın renk cümbüşünü sağa sola serpiştirilmiş küpler, sardunyalar ve begonviller tamamlıyor...Eğlencenin hem de en çılgınlarının ev sahibi Mikonos, aslında küçük sayılabilecek bir ada da değil. Üzerinde birkaç köy de barındıran adanın çevresindeki koylar kumsallarla süsleniyor. Bunlardan Paradise ve Super Paradise, daha çok çıplakları ağırlamalarıyla ünlü... Mikonos'ta kumlu olanlarının yanı sıra çakıltaşlı koylar da var ve koylara kara ulaşımının yanı sıra motorla gitmeniz de mümkün.

Ve Mikonos geceleri... Gündüzler yoğun kalabalıklara rağmen yine de geceyle kıyaslandığında sakin kalıyor ve adada hayat asıl güneşin batmasıyla başlıyor. Eğlence doruğa geceyarısından sonra ulaşıyor. Mikonos, bar, kafe ve restoranların tıkış tıkış dolu masalarında kendilerine yer açmaya çalışan kalabalıklarla dolup taşarken, kahkahalar gökyüzünü çınlatıyor. Unutmayın bir adadan söz ediyoruz ve hemen ekliyoruz. Mikonos balık ve mezelerini tatmanızı (damak zevki olarak bize hiç de uzak değil) kesinlikle öneriyoruz...

Mikonos limanı, özellikle sabah ve akşamları, balıkçıların giriş çıkış saatlerinde çok renkli ve hareketli. Adanın en renklileri arasında bir de pazar günleri ve pazar ayinleri var. Merak edenler herhangi bir kilisedeki pazar ayinine katılabilir. Özellikle Ano Mera'daki büyük kilise gerek mimarisi, gerekse diğerleriyle kıyaslandığında devasa sayılabilecek boyutlarıyla görülmeye değer. Bu kilisenin yanı sıra adada gezilmesi gerekenler arasında Arkeolojik Müze ve Halk Sanatları Müzesi de var.

Bu arada bir not: Mikonos yolcularının salt adayla sınırlı kalması da gerekmiyor. Örneğin arkeoloji tutkunları için komşu ada Delos güzel bir alternatif. Adaya Mikonos’tan turist gemileriyle ulaşım da mümkün.

Mikonos bunca çok renkliliğine karşın hafızalarda en çok neyle yer ediyor diye sorulacak olursa, benim cevabım hazır: Adanın maskotu Petros... Bence turistlerin hemen hepsinin hiç ihmal etmediği gibi adadan ayrılmadan sizin de bu şirin pelikanla bir fotoğraf çektirmenizde yarar var...
Mikonos Adası Mikonos Adası Reviewed by Editor on Perşembe, Ağustos 02, 2012 Rating: 5

Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.