İznik Hakkında Bilgiler

İznik

1080 yılında Selçuklulara, 1105-1335 yılları arasında Bizansa, 1330-1335 yılları arasında ise Osmanlı Beyliğine başkentlik yapmış olan kentin tarihi, M.Ö. 3. yüzyıla kadar uzanır. Uzun bir geçmişe rağmen tarihi ve kültürel zenginlikleri zaman içinde karşılaşılan yıkımlar nedeniyle neredeyse yok olmuştur.

Roma ve Bizans dönemlerinin en önemli dini merkezlerinden olan İznik, M.S. 325'te Hıristiyanlık meselelerinin tartışıldığı 1. Konsül'e ev sahipliği yapmış, ancak konsülün toplandığı Senatus sonradan göl sularının altında kalmıştır. Bundan sonraki yıllarda II. Konsül ve VII. Konsül de İznik'te toplanmıştır. Bu da kente Hıristiyanlarca verilen önemin bir göstergesidir.

Kentte Bizans döneminde başlayan çinicilik faaliyeti, Osmanlı hakimiyeti sırasında daha da gelişmiş ve giderek kent Osmanlı çini sanatının merkezi haline gelmiştir. Beyaz zemin üzerine kobalt mavisi çiniler sır üstü tekniği ile yapılmış ve daha geç dönemlerde özellikle Osmanlı sarayları ve camileri için üretilmiştir. Süsleme motifi olarak geometrik desenlerin kullanılması, tamamen İznik çini ustalarının zevkini göstermektedir.

Kentin dört kapısı vardır. Bugün bu kapılardan sadece üç tanesi ayaktadır. Roma döneminden kalan Gymnasium'un oturma sıralarından sadece dört kemer günümüze sağlam olarak ulaşmıştır. Kent merkezindeki Bizans dönemine ait Ayasofya Kilisesi, Osmanlılar tarafından Cami-i Atik adı ile camiye dönüştürülmüştür. Ayatrifion, Koimesis ve Hagios Triphanos Kiliseleri ise, sadece temelden ibaret yıkıntılar halindedir. 4. yüzyıla ait Hipogeu yeraltı mezarları, duvar süslemeleri ile önemli örneklerdir.

Selçuklu ve Osmanlı dönemine ait eserler ise çok daha iyi durumda günümüze ulaşmışlardır. 1333 tarihli Hacı Özbek Camisi, bilinen en eski örnektir. Yeşil Cami ise dönemin en büyük camisidir ve minaresi İznik çinileri ile süslüdür. Nilüfer Hatun İmareti ise Osmanlı sultanlarına ait ilk imaret yapısıdır. Şu anda müze olarak kullanılmaktadır. Müze özellikle tanrıça kabartmalı Roma Lahidi, çini örnekleri ve el yazması kuranları barındırması bakımından önemlidir. İznik'te ayrıca Eşref-i Rumi, Mahmut Çelebi, Orhan ve Şeyh Kudrettin Camileri ve Süleyman Paşa Medresesi görülmeye değer yapılardır.

Tarihi eserlerin yanısıra İznik doğal güzellikleri ile de önemli bir kenttir. Göl kıyısı zeytinliklerle kaplıdır.

Göl kıyısında mevsimine göre sazan ya da yayın balığı yemek, yöredeki tek özgün lezzettir.

Tarih öncesi, Helenistik, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı dönemine ait tarihi eserlerin bulunduğu İznik Müzesi ve özellikle Osmanlı dönemi tarihi eserleri gezilebilir.

M.Ö. 787'de Konsül toplantısının yapıldığı, Hıristiyan alemi için büyük önemi olan İznik Ayasofya Müzesi görülebilir.

İznik Gölü çevresinde piknik yapılabilir, yine göl kıyısında bulunan çok sayıdaki balık lokantalarından birinde sazan ya da yayın balığı ve bulgur pilavı yenebilir. Gölün kumsal olan güney kıyılarında, özellikle Mayıs ayında yükselen sularında yüzmeye gidilebilir. Av yasağının olmadığı uygun dönemlerde olta ile balık avlamak da meraklıları için zevkli olabilir.