Diyabet (Şeker Hastalığı) Nedir?
Diabetes mellitus, vücudun glukozu (şekeri) metabolize etmesindeki yetersizlik ile karekterize bir grup hastalığa verilen isimdir.
Dünyada 100 ila 120 milyon arası insanın diyabet hastası olduğu tahmin edilmektedir. Ne var ki, tip 2 diyabeti olan birçok insan, hastalıklarından haberdar değillerdir.
Diyabetes mellitus'un 3 tipi vardır:
• Tip 1: Genelde çocukluk veya gençlik çağlarında başlar.
• Tip 2: Daha ileri yaşlarda görülür.
• Gestasyonel: Bazı kadınlarda, hamilelikleri sırasında ortaya çıkar. Bu tip diyabet, gebeliğin sonlanması ile beraber ortadan kalkar ancak, gestasyonel gebelik geçiren kadınlarda daha sonra Tip 2 diyabet görülme riski daha yüksektir.
Şeker, vücuttaki hücreler için hayati önem taşır. Glukoz, hücrelerin yakıtıdır. Vücuttaki glukozun iki kaynağı vardır: dışarıdan alınan gıdalardaki karbohidratlar ve karaciğerin aminoasidleri ve diğer şekerleri glukoza çevirmesi. Glukozun hücrelerin içine girebilmesi için, pankreas tarafından üretilen "insülin" hormonu gereklidir. Pankreas, karın boşluğunda, midenin arkasında yer alan bir salgı bezidir. Sağlıklı bir pankreas, gıda alımına yanıt olarak, glukozun hücre içine alınmasını sağlamaya yetecek miktarda insülin üretir. Diyabetli bir insanda ise, ya hiç insilin üretimi yoktur (tip 1), ya da hücreler üretilen insüline gerekli uygun yanıtı vermiyorlardır (tip 2 ve gestasyonel). Bunun sonucu olarak, diyabet hastalarında kandaki şeker seviyesi yükselir.
"Plazma glukozu" veya "kan şekeri" de denilen kan glukoz seviyesi, glukozun kandaki konsantrasyonudur. Diyabetin kontrolünde bu değer çok önemlidir. Desilitrede miligram cinsinden ölçülür ve 70 ila 110 dl/mg arası kan gloukoz seviyesi normal kabul edilir. Sağlıklı bir insanda kan glukozunun, günün değişik saatlerinde farklılık göstermesine rağmen (yemeklerden sonra en yüksek değerlere ulaşır), insülinin, glukozun genel olarak düz bir seviyede tutulmasında çok önemli bir rolü vardır. Kan glukozunun aşırı yükselmesi, diyabetin uzun dönem ve kısa dönem tıbbi komplikasyonlarının asıl nedenidir. Diyabetin idaresi, diyet, egzersiz ve ilaç tedavisi kombinasyonu ile kan glukozunun sağlıklı bir seviyede tutlması esasına dayanır.
Otoimmün bir hastalık olan tip 1 diyabete neyin neden olduğu bilinmemektedir. Otoimmün hastalıklarda vücut kendi hücrelerine saldıran ve onları yok eden antikorlar üretir. Diyabette de, antikorlar, pankreasta insülin üretiminden ve salınımından sorumlu beta hücrelerine saldırırlar. Tip 1 diyabetin, genetik olarak diyabete yatkınlığı olan bireylerde, bir virüs, toksin, belirli bir yiyecek, hatta stres gibi bir çevresel etkenin tetiklemesiyle ortaya çıktığı düşünülmektedir.
Tip 2 diyabete neden olan etkenler de tam olarak bilinmemekle beraber, daha çok aşırı kilolu insanlarda görüldüğü bilinmektedir. Aşırı kilolu insanlarda, şekerin yakıldığı yer olan kas hücreleri insüline daha az hassastırlar ve düzgün bir şekilde işlev görebilmek için, daha zayıf bir insandakinden daha çok insüline gereksinim duyarlar. Buna "insülin direnci" (rezistansı) denir. Tip 2 diyabetin genetik geçişi, tip 1 diyabetten daha fazladır.
Tip 1 veya tip 2 diyabetin tedavisi yoktur. Yine de, modern teknolojinin sağladığı kolaylıklar ve bu hastalıkların mekanizmaları hakkında sahip olduğumuz bilgiler sayesinde, başarılı bir şekilde kontrol altında tutulabilir. Diyabetli insanlar uzun, sağlıklı ve komplikasyonsuz bir hayat yaşayabilirler.
Dünyada 100 ila 120 milyon arası insanın diyabet hastası olduğu tahmin edilmektedir. Ne var ki, tip 2 diyabeti olan birçok insan, hastalıklarından haberdar değillerdir.
Diyabetes mellitus'un 3 tipi vardır:
• Tip 1: Genelde çocukluk veya gençlik çağlarında başlar.
• Tip 2: Daha ileri yaşlarda görülür.
• Gestasyonel: Bazı kadınlarda, hamilelikleri sırasında ortaya çıkar. Bu tip diyabet, gebeliğin sonlanması ile beraber ortadan kalkar ancak, gestasyonel gebelik geçiren kadınlarda daha sonra Tip 2 diyabet görülme riski daha yüksektir.
Şeker, vücuttaki hücreler için hayati önem taşır. Glukoz, hücrelerin yakıtıdır. Vücuttaki glukozun iki kaynağı vardır: dışarıdan alınan gıdalardaki karbohidratlar ve karaciğerin aminoasidleri ve diğer şekerleri glukoza çevirmesi. Glukozun hücrelerin içine girebilmesi için, pankreas tarafından üretilen "insülin" hormonu gereklidir. Pankreas, karın boşluğunda, midenin arkasında yer alan bir salgı bezidir. Sağlıklı bir pankreas, gıda alımına yanıt olarak, glukozun hücre içine alınmasını sağlamaya yetecek miktarda insülin üretir. Diyabetli bir insanda ise, ya hiç insilin üretimi yoktur (tip 1), ya da hücreler üretilen insüline gerekli uygun yanıtı vermiyorlardır (tip 2 ve gestasyonel). Bunun sonucu olarak, diyabet hastalarında kandaki şeker seviyesi yükselir.
"Plazma glukozu" veya "kan şekeri" de denilen kan glukoz seviyesi, glukozun kandaki konsantrasyonudur. Diyabetin kontrolünde bu değer çok önemlidir. Desilitrede miligram cinsinden ölçülür ve 70 ila 110 dl/mg arası kan gloukoz seviyesi normal kabul edilir. Sağlıklı bir insanda kan glukozunun, günün değişik saatlerinde farklılık göstermesine rağmen (yemeklerden sonra en yüksek değerlere ulaşır), insülinin, glukozun genel olarak düz bir seviyede tutulmasında çok önemli bir rolü vardır. Kan glukozunun aşırı yükselmesi, diyabetin uzun dönem ve kısa dönem tıbbi komplikasyonlarının asıl nedenidir. Diyabetin idaresi, diyet, egzersiz ve ilaç tedavisi kombinasyonu ile kan glukozunun sağlıklı bir seviyede tutlması esasına dayanır.
Otoimmün bir hastalık olan tip 1 diyabete neyin neden olduğu bilinmemektedir. Otoimmün hastalıklarda vücut kendi hücrelerine saldıran ve onları yok eden antikorlar üretir. Diyabette de, antikorlar, pankreasta insülin üretiminden ve salınımından sorumlu beta hücrelerine saldırırlar. Tip 1 diyabetin, genetik olarak diyabete yatkınlığı olan bireylerde, bir virüs, toksin, belirli bir yiyecek, hatta stres gibi bir çevresel etkenin tetiklemesiyle ortaya çıktığı düşünülmektedir.
Tip 2 diyabete neden olan etkenler de tam olarak bilinmemekle beraber, daha çok aşırı kilolu insanlarda görüldüğü bilinmektedir. Aşırı kilolu insanlarda, şekerin yakıldığı yer olan kas hücreleri insüline daha az hassastırlar ve düzgün bir şekilde işlev görebilmek için, daha zayıf bir insandakinden daha çok insüline gereksinim duyarlar. Buna "insülin direnci" (rezistansı) denir. Tip 2 diyabetin genetik geçişi, tip 1 diyabetten daha fazladır.
Tip 1 veya tip 2 diyabetin tedavisi yoktur. Yine de, modern teknolojinin sağladığı kolaylıklar ve bu hastalıkların mekanizmaları hakkında sahip olduğumuz bilgiler sayesinde, başarılı bir şekilde kontrol altında tutulabilir. Diyabetli insanlar uzun, sağlıklı ve komplikasyonsuz bir hayat yaşayabilirler.
Diyabet (Şeker Hastalığı) Nedir?
Reviewed by Editor
on
Cumartesi, Temmuz 28, 2012
Rating:
Hiç yorum yok: