Bozcaada

Başkalarının yalancısıyım, "daha neler var neler" diyenlerin. Tertemiz denizi, üzüm bağları, çeşidi bol balık lokantaları, kalesi, daracık sokakları, eski Rum evleri için "bunlar hiç" diyenlerin yalancısıyım.

Şarabın en iyisini içmeme, en güzel üzümleri yememe, en iyi balık için dalmama, kalamarın damağımda kalan lezzetine, bisikletle adayı dolaşmama, kalesinde bir gün harcamama, ev yapımı ekmek yememe, iskelesinde gelecek vapuru beklememe rağmen, bulamadım görünenden başkasını.

Ama, bir şeyler olduğu da kesin. Farklı bir şeyler. Hava, su, toprak, çağrıştırıyor, ancak göstermiyor bir türlü görünenin arkasını.

Sonra yaşlı bir kadından bir öykü dinledim. Hayatım değişmedi, ancak bir ipucu yakaladım sanki.

Şimdi, o ipin ucunu kaçırmamaya çalışıyorum.

"Daha neler var neler" diyenlerin yalancılığını sürdürerek.

Türkiye’nin köysüz tek ilçesinde.

Bozcaada’da.

Bozcaada’da yemekler

Bozcaada’da yemek denilince ilk akla gelen tabii ki deniz ürünleri. Kıyıdaki balıkçı restoranlarının hemen hepsi, servis ve yemek olarak iyiler. Bu nedenle, canınızın istediğine (fiyatları kontrol ederek tabii) girip, balığınızı söyleyebilirsiniz.

Kalamarı ve ahtapotu özellikle denemenizi öneririz. Kalamar, aynı cips gibi pişiriliyor ve yöre halkı kalamar tavaya "ağızda erir gider" diyor. Özel soslu ahtapot salatasını da mutlaka tadın.