Mardin Seyahat Rehberi

mardin
Doğal güzelliklere, eşsiz tarihi ve kültürel zenginlere ev sahipliği yapan Mardin, birçok uygarlıklara beşiklik etmiş gizemli bir kenttir. Sahip olduğu kültürel değerleri, farklı kültürleri ve dinleri birarada barındırması, açıkhava müzesi olması görünümüyle dünyada Venedik ve Kudüs ile birlikte sayılı 3 sit kentten birisidir. (Mardin biri eski, diğeri yeni iki kenti bir arada barındırıyor. Eski kent, SİT alanı ilan edildi ve artık tümüyle bir müze kent görünümü kazanıyor. Konaklar koruma altına alınıyor, yeni bina yapılmasına izin verilmiyor.)

Binlerce yıl öncesine dayanan tarihin akışı içerisinde insanlığın kültür mirası çok zengin mozaik olan Mardin, tarihi İpek Yolu ve uygarlıkların beşiği olan verimli Mezopotamya ovası üzerinde kurulmuş efsane bir kenttir. Tarihin tanığı ve yaşayan şehir olan Mardin, dünyanın oluşumundan bu yana zamanı içinde taşıyana gelen işlemeli taş yapılarıyla da bir o kadar heyecan vericidir. Özellikle bölgesel mimarisi ile göze çarpman ilimiz adeta açıkhava hüzesi görünümdedir. Uzaktan bakınca, altın rengi taşlardan yapılmış Mardin evlerini, kentin üzerinde kurulduğu tepelerin kayalığı ile iç içe görürsünüz. Dikkatli bir incelemeyle, oyma taşlar, evlerin ve kamu binalarının dekorasyonu kentin, mimari bakımdan bir hazine kutusu olduğunu ortaya koyar. Bunlar arasında, eski bir kaleyi ve birçok camiyi, özellikle Ulu Camiyi saymak gerekir. 15.yüzyılda yapılmış Kasım Paşa Medresesi zarif taş çalışması bakımından dikkat çekicidir. 14. yüzyıla ait İsa Bey Medresesinde, harikulade bir şekilde oyma işlemeli kapıya hayran kalırsınız. Medresenin çatısından Mezopotamya ovasının muhteşem görüntüsü çok hoşunuza gidecektir.

Tarihe açılan pencere olan Mardin, açıkhava müzesi görünümüyle Unesco'nun dünya kültür mirası içine almayı planladığı, türkülerin yakıldığı, şiir ve efsanelerin söylendiği, sokaklarda özgün Reyhani müziğinin çalınıp oynadığı kadim bir kenttir. Taşın ve inancın şiiri Mardin, inanç turizmi içerisinde yer alan önemli merkezlerden biridir.

Mimarı, etnografik, arkeolojik, tarihi ve görsel değerleri ile zamanın durduğu izlenimini veren Güneydoğunun şiirsel kentlerinden birisi olan Mardin'de, farklı dini inanışlar paralelinde, sanatsal açıdan da tarihi değeri olan camiler, türbeler, kiliseler, manastır ve benzeri dini eserler barındırmaktadır. Mardin, İpek Yolu güzergahında olup, 5 han ve kervansaray mevcuttur.

Gündüzleri "Seyranlık" geceleri "gerdanlık" olarak tanımlanan Mardin, adeta bir kale kent görünümdedir. Kiremitsiz çatılarıyla, kesme taş işciliğin en güzel örneklerine sahip, yüzü Mezopatamya ya bakan evleri, araç girmeyen gizemli tünellerinden oluşan ve sonu görünmeyen daracaık sokakları, yapı ve anıtları, antik eserler, ören yerleri ile Mardin'de yelpaze daha da genişleyebilir.

Bir zamanların güçlü dini topluluğu olan Deyrulzaferan Süryani Manastırı, Mardin'in sadece 7 km. doğusunda bulunmaktadır. Yakındaki Kızıltepe'de, Artukid mimarisinin en iyi örneklerinden biri olan 13.yüzyıl Ulu Caminin harikulade mihrap kabartmaları ve şahane bir kapısı vardır. Telkari denilen gümüş işlemeleri ile ünlü Midyat'ta da zarif yapılmış tarihi evler çoktur. Kentin 18 km. doğusunda, beşinci yüzyıl başlarından kalma Deyrelumur Süryani Manastırı faal durumdadır.

Mardin'e nasıl gidilir?

Karayolu : Mardin'e karayolu ile ulaşmak mümkündür.
Karayolları yönünden özellikle uluslararası ulaşım bağlantıları üzerinde oluşu nedeniyle bölgenin diğer illerinden daha iyi durumdadır.

Demiryolu : İl topraklarına Şanlıurfa-Ceylanpınar'dan giren demiryolu, sınırı izleyerek Suriye ve Irak'a ulaşır. Ayrıca Şenyurt kasabasından geçen bu yola Mardin 30 km. hatla bağlıdır.

Havayolu : Haftanın beş gününde (Pazartesi, Salı, Çarşamba, Perşembe ve Cumartesi) Ankara aktarmalı İstanbul uçak seferleri yapılmaktadır.


Mardin'de ne yenir?


Birçok kavimlere ev sahipliği yaptığı ve kervan yollarının kesiştiği bir noktada olması sebebi ile Mardin yemek kültürünü de geliştirmiş ve yemek çeşitlerini de çoğaltmıştır. Güney ve Doğu Anadolu'nun bol baharatlı, yağlı beslenme özelliği Mardin'de de görülmektedir. Yörenin en meşhur yemekleri, daha ziyade köylerde yapılmakla birlikte merkezde de yapılmaktadır.

Et ve süt ürünlerine hemen tüm yemeklerde rastlanır. Sebzenin beslenmedeki yeri oldukça sınırlıdır. Pazardan sağlanan biber, patlıcan gibi sebzeler kurutularak, domates de salça yapılarak kışa saklanır. Kavurma, sucuk, üzüm sucuğu yanında evde hazırlanan kışlık yiyeceklerin başında bulgur ve şehriye gelmektedir. En yaygın yiyeceklerden çiğ köfte ve pilavın ana öğe olması, bulguru beslenmede ön plana çıkarmaktadır. Çorbalık olarak hazırlanan "dövme" yanında, kullanım alanlarında bulgur çeşitlilik gösterir. Mardin'in kaburga, işkembe dolması, içli köfte ve etli ekmek gibi özgün yemeklerini Cumhuriyet Meydanındaki Turistik Lokantasına giderek burada önünüzdeki Mezopotamya yaylasını seyrederek yemenizdir.

Kapalı Lahmacun, kızarmış içli köfte, kaburga dolması, zerde, mercimekli köfte, çoban çorbası, kavurma, mevlüt çöreği, kuzu dolması, tava yemeği,(İlkbaharda taze ve körpe etten sebzelerle yapılıp, fırında pişirilir.) şehriyeli bulgur, işkembe dolması, patlıcan kebabı yöresel yemeklerden bazılarıdır.

Bu arada Güneydoğu Anadolu illerinin bazılarında gelenek haline gelen çoğu kez mevlüt, doğum, tebrik ve yaşgünlerinde ikram edilen acı kahve deyim yerindeyse "mırra" Mardin de bu geleneğini bozmamıştır.

Mardin'den ne alınır?


Bu yerlerde 21. yüzyıla girerken 16.ya da 18. yüzyıldaki yaşamın izlerini göreceksiniz. Dükkanların yapısı, işleyiş, konumlanma ve bütün varlığı sizi bambaşka bir dünyaya götürüyor.

Mardin de, Sokulbakardan başlayıp Bezzazlar, Sobacılar, Kasaplar çarşısını izleyerek Ulu Camiiden Dellallar Çarşısına, oradan da Kazancılar çarşısına geldiğinizde, yolda hala semer yapan dükkanlara tanık olacak, daha önce koca bir çarşı iken şimdi ancak birkaç dükkanın kaldığı Bakırcılar çarşısında bakır döven ustaların çekiçlerinden Mezpotamyaya yayılan ritmik seslerini duyacak, marangazlor çarşısında hala takunya yapan ustaları göreceksiniz. Hediye veya hatıra eşyası satın alabilirsiniz. Yine Mardin'in meşhur telkari gümüş işlemesi alınabilir. Çorum dışında birde Mardin leblebisini tatmak gerekiyor.

Nerelere gidilir? Neler görülür? Neler yapılır?


Midyat, dünyadaki yaşayan arkeolojik birkaç şehirden biri olan Hasankeyfi, Mardin evleri, Germiab Kaplıcası, Mardin Kalesi, Deyrül zafaran(Dünya Süryaniliğinin merkezi), Mar Behnam ve Mar Mihail Manastırları, Hatuniye, Marufiye, Şehidiye, Melik Mansur, Altunboğa, Zinciriye, Kasımiye, Şah Sultan Hatun, Savurkapı ve Harzem Taceddin Mesud Medreseleri, Firdevs Köşkü, Mardin, Kızıltepe Ulucamii, Eminüddin ve Necmeddin Külliyeleri, Kale, Hızır (Akkoyunlu), Babüs-Sur (Melik Mahmud), Abdüllatif (Latifiye), Molla Hari (Süleyman Paşa), Şeyh Çabuk, Hamid, Şeyh Mahmud Türki (Şeyh Ali), Pamuk, Kıseyri, Reyhaniye, Arap (Azap), Zairi, Hacı Ömer (Halife), Camiür-Rızk ve Kayseriyye Çarşısı ve Revaklıçarşısı, Kervansaray, Kızıltepe Köprüsü, Mardin Müzesi görülecek yerlerdir.

Mardin evleri : Mardin evlerini bir özelliği mimarisinde kullanılan temel gereç kolay işlenebilen kalker taşı olmasıdır. Gerçekten Mardin, Anadolu ev mimarisinde, Orta Anadolu’nun Niğde, Kayseri şehirlerinde daha yaygın olarak da Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde örneklenen, Kuzey Suriye ile benzeşen diye tanımlanan taş mimarinin görüldüğü önemli şehirlerden biridir. Bölgede çok sayıda ocağı olan sarı kalker taşı, yapı üretimine egemen olmuş, ahşaba,kapı, pencere, asma kat gibi zorunlu kullanımları dışında yer verilmemiştir. Böylece taş, süslemeden, taşıyıcı sisteme kadar her yapı elemanını belirlemiştir. Bu mimarinin biçimlenmesindeki etkenlerden bir diğeri bölgenin iklimidir. Ayrıca mimaride önemli bir yere sahip eyvan, revak gibi yarı açık mekanlar, özellikle batı güneşine karşı gölgede kalabilecek biçimde yönlendirilmiştir.

Kapalı yaşam biçiminin tüm özelliklerini yansıtan Mardin Evleri, 4 metre yüksekliğe varan duvarlarla çevrelenir ve sokaktan ayrılır. Bu duvarlarla sert iklime karşı da koruma sağlanmış olur. Haremlik ve selamlıktan oluşan evlerde çoğunlukla mutfak yoktur. Mardin evlerinin bir diğer en önemli özelliği Midyat işi denilen taş işçiliğidir. Kapı ve pencereler sütuncuklar, kemerler ve çeşitli motiflerle bezelidir. Merkez yerleşmesi 1979 yılında kentsel sit ilan edilmiştir.

Midyat : Mardin gibi bir müze kent olan Midyat, Mardin'den yaklaşık 1.5 saat uzaklıkta yer alır. Mardin'e benzer evlerin, taş konakların, kemerli geçitlerin, minare gibi yükselen çan kuleleriyle Süryani kiliselerinin bulunduğu Midyat, bir ortaçağ kentini andırmaktadır. Bölgeyi Süryanilerin yavaş yavaş terk etmesi ve göç almasıyla şehir merkezi 2 km. ötedeki Estel'e kaymıştır. Telkari diye bilinen taş işçiliğinin en güzel örnekleri Midyat'taydı. Birkaç telkari ustası Midyat çarşısında mesleklerini sürdürmekte direniyorlar.

Mardin'in bu çok önemli ilçesi gümüş işçiliğiyle de ünlüdür. El sanatları açısından önemli bir yöre olan ilçe turistik açıdan oldukça çekicidir. Midyat'ta Meşe, Bitim, Antepfıstığı gibi ürünler ve kendine has acur, kavun yetiştirilir. Dünyanın en kaliteli üzümlerinin yetiştiği kavşak noktasıdır.

Hasankeyf :
Birkez, Mardin'e gitmişken Hasankeyf'i mutlaka görün. Hasankeyf'e gitmek için Mardin'den minibüsle Midyat'a gidip oradan Hasankeyf'e ulaşabilirsiniz. Şimdi yokolma tehlikesiyle karşı karşıya. GAP'ın tamamlanmasının ardından yokolacak tarihi değerlerimizden biridir Hasankeyf. Hasankeyf bugün, çeşitli dönemlere ait narin minareler, Asankif köprüsünün hayranlık uyandıran dev kalıntıları, soğan kubbeli türbelerin Anadoludaki tek örneği olan Zeynel Abidin Bey Türbesi ve zaviye tarzının ender örneklerinden S.Abdullah Zaviyesi, kayalara oyulan binlerce ev, dükkan, kilise, ve İbni Şaddata göre bir zamanlar sayıları 7 iken bugün yalnız 3'ü korunabilen ilginç hayvan oymalarıyla zenginleştirilmiş anıt kapılar ve muhteşem manzaralı Artuklu Akropolün'e ev sahipliği yapıyor. Şimdi Dicle nehri üzerinden kurulacak olan baraj dolayısıyla su altında kalma tehlikesi ile karşı karşıya bırakılan yer işte burasıdır.

ANTİK KENT

Dara : Harabeleri Mardin'in güneydoğusunda 30 km. uzaklıkta Oğuz Köyü'ndedir. Burası eski Mezopotamya bölgesinin en ünlü kentidir. Dara Kent Kalıntıları, kayalar içinde oyulmuş çevresi 8-10 kilometreyi bulan geniş bir alana yayılmıştır. Buralarda mağara evler vardır. Kent kalıntıları içinde kilise, saray, çarşı ve depoları, zindan, tophane ve su bendi halen görülebilmektedir. Ayrıca köyün etrafında kayalara oyulmuş 6-7 kadar mağara eve rastlanır. Bunların tarihi Geç Roma (Erken Bizans) dönemine kadar gider.

KALELER

Mardin Kalesi : M.S.975-976 tarihlerinde Hamdaniler tarafından inşa ettirilmiştir. Kalede, cami, hamam, mahzen ve birçok ambar bulunmaktadır.
Dara Kalesi: Tarihte Dara Kalesi olarak geçen, Dara su sarnıçları, ise Mardin'den Suriye sınırına giden Nusaybin yolu üzerindedir. Mardinden Nusaybine giderken 30. kilometredeki Oğuz köyüne giden yoldan ulaşılan Darayı eğer görmek isterseniz, buraya da özel bir taksi ile gidebilirsiniz. Roma, Bizans, Sasani e Arap egemenliğinde kalan , adını Pers İmparatorluğunun büyük imparatoru Daradan alan kral kenti Dara, Mezopotomyanın önemli bir transit ticaret merkeziydi. Darada kalenin su gereksinimini karşılayan büyük hacimli sarnıçlar ve saray olarak bilinen yapının altında büyük bir mahzen ve anıtsal yapılar bulunuyor.
Mardin Seyahat Rehberi Mardin Seyahat Rehberi Reviewed by Editor on Salı, Temmuz 03, 2012 Rating: 5

Hiç yorum yok:

Blogger tarafından desteklenmektedir.