Kıkırdak Hastalıkları
Bütün akıcı hareketlerimizi kıkırdaklara borçluyuz. Ancak dayanıklılıklarına rağmen kolay incinebilen bu hassas dokulara daha çok özen göstermemiz gerekiyor.
Hareketlerimizi, iskelet ve kas sistemimiz sağlıyor. Bu yapı ne kadar sağlıklı olursa, gün içinde yaptığımız etkinliklere de o kadar hakim olabiliyoruz. Bu sistem sadece bağ, lif, kas ve kemiklerden oluşmuyor. Belki de kimsenin önemsemediği ufak bir ayrıntı da bu gruba dahil: Kıkırdaklar. Eğer dikkat edilmezse kemiklerin arasında, onların birbirine sürtünmesini önleyen, daha rahat hareket etmesini sağlayan kıkırdaklar aynı zamanda hareketlerimizin görünmez kahramanları. Uzmanlara vücudumuzda çok önemli bir yeri olan kıkırdak hakkında ayrıntılı bilgi ve neler yapmamamız gerektiğini sorduk.
Kıkırdak neden oluşur?
Vücuttaki eklem yerlerini kaplayan kıkırdağa "hiyelin kıkırdak" deniyor. Bunun yüzde 80'i sudan oluşuyor. Geri kalan yüzde 20'lik kısım ise, kafes tarzında bir görüntü veren "kollojen doku"dan oluşuyor. Bu doku içinde bulunan maddeler, kıkırdak yapımını, sağlamlığını ve elastikiyetini sağlıyor. Kıkırdağın damarı yok. Bu yüzden eklemin içindeki sıvıyla besleniyor. Bu sıvının alımı, dışarı verilmesi ve ne kadar alınacağı kollojen doku içindeki maddeler tarafından tayin ediliyor.
Hastalıkları nelerdir?
Günlük yaşamda, en fazla yük taşıyan ve travmaya uğrayan eklem, diz eklemimiz. Bu yüzden, bu eklemdeki bir rahatsızlık hareketlerimizi kısıtlıyor, fonksiyon kaybına neden oluyor.
Kıkırdakta meydana gelen ağrıların nedenini anlayabilmek için, öncelikle kıkırdağın yapısını tanımak gerekiyor. Her eklem, "hiyelin" adı verilen özel bir kıkırdak yapısından oluşuyor. Yaklaşık 2 mm. kalınlığındaki bu yapı, doğuştan geliyor ve bütün eklemlerde, kemiğin yüzeyini kaplıyor. Ancak, bu yararlı doku, ne yazık ki kendini yenileme özelliğine sahip değil. Bu yüzden de, herhangi bir dejenerasyonda, eklem zarar görürse, hiyelin kıkırdak kendini yenileyemiyor ve bozuluyor. Bozulmanın meydana geldiği yerde yaralar oluşuyor ve metabolizma kendini yenileyemediği için bu hassas yapıda eksilmeler oluyor. Kıkırdak rahatsızlıkları, gençlerden yaşlılara kadar her yaşta görülebiliyor.
Çeşitleri
Kıkırdak rahatsızlıkları tek bir nedenle ortaya çıkmıyor. Birçok çeşidi var.
1- Kıkırdak ve altındaki kemiğin çürümesi (Osteokondral nekroz): Nedeni tam olarak bilinmeyen bu rahatsızlık, ileri yaşlarda ortaya çıkıyor. Genetik, travmalar ve damarsal rahatsızlıklar bu hastalığa neden olabiliyor. Çocukluk yaşlarında da görülen osteokondral nekrozda, hasta 10 yaşın altındaysa tedavi için büyümesi bekleniyor. Bu süre içinde, vücudun kendini iyileştirmesi amaçlanıyor. Ancak, metabolizma hastalığı iyileştirmezse tedaviye başlanıyor. Öncelikle çürümenin olduğu kıkırdak bölgesi ve kemik inceleniyor. Sonra, ya bu parça kemiğe vidalanıyor ya da çürümenin olduğu bölge çıkarılıyor. Sonuçta oluşan oyuk temizlenip, yerine çeşitli alternatifler uygulanıyor.
Bunlardan biri, kemikte ufak delikler açıp bölgeyi kanlandırmak. Bu işlem, orjinal olmasa da kıkırdak yapının meydana gelmesini sağlıyor.
Diğeriyse mozaik plasti yöntemi. Hastanın sorunlu ekleminden (yük altında olmayan bölgelerden) kıkırdak ve altındaki kemik yapı alınıyor. Temizlenen bölgeye konuyor. Sonra alınan parçalarla oyuk kapatılıyor. Görünümü bir mozaiği andırdığından da, adı mozaik plasti. İşlem yapılan hasta, 6-8 hafta yere bastırılmıyor. Sonuçta, tedavi edilen bölgede yeni bir doku oluşuyor.
Hastalığın tedavisinde, en yeni ve gelecek vadeden yöntem ise "Kondrasit Kültürü". Genç hastalarda uygulanan bu yöntemle, hastanın sağlam kıkırdak bölgesinden, yarım santim büyüklüğünde bir parça alınıyor. Paketlenip genetik laboratuvarındaki doku kültürü bölümüne gönderiliyor. Burada 1 santimetre karelik alan için, 14 milyon tane kondrasit hücresi (kıkırdak dokusunu yapan hücre) 15-10 gün içinde üretiliyor. Her hastaya özel olarak üretilen bu hücreler, bir jel içine konuyor. Sonra sorunlu eklemin oyuk yerine dolduruluyor. Sonuçta orijinal hiyelin kıkırdağa benzer bir kıkırdak oluşuyor. Bu yöntem, dünyada birkaç yıldır uygulanıyor.
2- Kortizonlu ilaçların kullanımına bağlı kıkırdak hastalıkları: Bu hastalarda tedavi için, sorunlu bölgedeki oyuk temizleniyor ve mikro fracture denilen bir yöntem uygulanıyor. Bu yöntemde, ucu sivri olan bir metal aletle, bölgede ufak delikler oluşturuluyor. Bu kırıklar kanamaya neden oluyor. Ve hiyelin olmasa da bir kıkırdak doku oluşuyor.
3- Travmalara bağlı eklemlerdeki kıkırdakların zedelenmesi: Bu durum, genellikle profesyonel sporcularda görülüyor. Genç yaşta menisküslerinin tamamı çıkarılmış sporcularda, ileriki yaşlarda kıkırdak hastalıkları neredeyse yüzde 100 görülüyor. Bu nedenle menisküsler maksimum düzeyde korunmalı, yırtıklar çıkarılmak yerine dikilmeli. Böylece kıkırdak problemleri engellenmiş olacaktır.
4- Dejeneratif artrit: İlerlemiş yaşlarda genel olarak eklemin tamamında, kıkırdağın incelmesi ve daha sonra yok olması söz konusu olabiliyor. Bu da kemiklerin birbirine sürtmesine yol açıyor. Kadın veya erkekte, 55 yaşın üstünde, dejenerasyon başlamışsa, gece ağrıları varsa, dizin içinde mekanik rahatsızlıklar oluşmuşsa, günlük yaşamını etkiliyorsa, dizin içinde serbestleşen parçalar temizleniyor.
Tedavisi
Türkiye'de kullanılmaya başlayan ve piyasada enjektör şeklinde bulunan jeller, haftada birer tane olmak üzere 3 hafta süreyle ekleme direkt uygulanıyor. 3 ay sonra, yine aynı şekilde 3 hafta uygulanıyor. Bu madde eklemin kıkırdak olmayan yerini bir silikon madde gibi kaplıyor. Ancak bu kalıcı bir tedavi değil. Sadece hastanın ağrılarını ve o anki durumunu düzeltmeye yönelik bir girişim. Başarı, hastanın psikolojik durumuyla yakından ilgili.
Yaşlı hastalara uygulanan bir diğer geçici teknik ise, ömrü 6-7 sene ile sınırlı olan osteotomi denilen yöntem. İlerlemiş yaşlarda eklemlere çok yük binmesinden dolayı bacaklarda yamuklaşma meydana geliyor. Düzeltmek için dizin altındaki kemikten bir üçgen parça çıkartılıyor, yükün bütün dize yayılması sağlanıyor. Hastalık ilerlemişse total eklem protezi yapılıyor. Bu protez kıkırdak doku tamamen ortadan kalkmışsa ekleme monte ediliyor.
Bilinçli spor yapın!
Düzenli bir şekilde yapılan spor, vücut içinde kan akımının hızlanmasına, bu da eklemlerde kıkırdak üretiminin artmasına neden olur. Ancak sporla profesyonel olarak uğraşan kişilerde, kıkırdak hastalıkları daha fazla görülmekte. Bunun nedeni ise özellikle diz eklemine binen yükün yoğun antrenman temposuyla artmasıdır. Bu yüzden, bir süre sonra eklemlerdeki kıkırdaklar yumuşuyor ve ortaya çeşitli rahatsızlıklar çıkıyor. Ancak diz eklemine fazla yük binen sporlarda (futbol ve basketbol gibi) profesyonel sporcular kendilerine iyi baktıkları sürece bir sorunla karşılaşmadıkları gibi eklemleri daha da kuvvetleniyor.
Risk faktörleri:
Hareketlerimizi, iskelet ve kas sistemimiz sağlıyor. Bu yapı ne kadar sağlıklı olursa, gün içinde yaptığımız etkinliklere de o kadar hakim olabiliyoruz. Bu sistem sadece bağ, lif, kas ve kemiklerden oluşmuyor. Belki de kimsenin önemsemediği ufak bir ayrıntı da bu gruba dahil: Kıkırdaklar. Eğer dikkat edilmezse kemiklerin arasında, onların birbirine sürtünmesini önleyen, daha rahat hareket etmesini sağlayan kıkırdaklar aynı zamanda hareketlerimizin görünmez kahramanları. Uzmanlara vücudumuzda çok önemli bir yeri olan kıkırdak hakkında ayrıntılı bilgi ve neler yapmamamız gerektiğini sorduk.
Kıkırdak neden oluşur?
Vücuttaki eklem yerlerini kaplayan kıkırdağa "hiyelin kıkırdak" deniyor. Bunun yüzde 80'i sudan oluşuyor. Geri kalan yüzde 20'lik kısım ise, kafes tarzında bir görüntü veren "kollojen doku"dan oluşuyor. Bu doku içinde bulunan maddeler, kıkırdak yapımını, sağlamlığını ve elastikiyetini sağlıyor. Kıkırdağın damarı yok. Bu yüzden eklemin içindeki sıvıyla besleniyor. Bu sıvının alımı, dışarı verilmesi ve ne kadar alınacağı kollojen doku içindeki maddeler tarafından tayin ediliyor.
Hastalıkları nelerdir?
Günlük yaşamda, en fazla yük taşıyan ve travmaya uğrayan eklem, diz eklemimiz. Bu yüzden, bu eklemdeki bir rahatsızlık hareketlerimizi kısıtlıyor, fonksiyon kaybına neden oluyor.
Kıkırdakta meydana gelen ağrıların nedenini anlayabilmek için, öncelikle kıkırdağın yapısını tanımak gerekiyor. Her eklem, "hiyelin" adı verilen özel bir kıkırdak yapısından oluşuyor. Yaklaşık 2 mm. kalınlığındaki bu yapı, doğuştan geliyor ve bütün eklemlerde, kemiğin yüzeyini kaplıyor. Ancak, bu yararlı doku, ne yazık ki kendini yenileme özelliğine sahip değil. Bu yüzden de, herhangi bir dejenerasyonda, eklem zarar görürse, hiyelin kıkırdak kendini yenileyemiyor ve bozuluyor. Bozulmanın meydana geldiği yerde yaralar oluşuyor ve metabolizma kendini yenileyemediği için bu hassas yapıda eksilmeler oluyor. Kıkırdak rahatsızlıkları, gençlerden yaşlılara kadar her yaşta görülebiliyor.
Çeşitleri
Kıkırdak rahatsızlıkları tek bir nedenle ortaya çıkmıyor. Birçok çeşidi var.
1- Kıkırdak ve altındaki kemiğin çürümesi (Osteokondral nekroz): Nedeni tam olarak bilinmeyen bu rahatsızlık, ileri yaşlarda ortaya çıkıyor. Genetik, travmalar ve damarsal rahatsızlıklar bu hastalığa neden olabiliyor. Çocukluk yaşlarında da görülen osteokondral nekrozda, hasta 10 yaşın altındaysa tedavi için büyümesi bekleniyor. Bu süre içinde, vücudun kendini iyileştirmesi amaçlanıyor. Ancak, metabolizma hastalığı iyileştirmezse tedaviye başlanıyor. Öncelikle çürümenin olduğu kıkırdak bölgesi ve kemik inceleniyor. Sonra, ya bu parça kemiğe vidalanıyor ya da çürümenin olduğu bölge çıkarılıyor. Sonuçta oluşan oyuk temizlenip, yerine çeşitli alternatifler uygulanıyor.
Bunlardan biri, kemikte ufak delikler açıp bölgeyi kanlandırmak. Bu işlem, orjinal olmasa da kıkırdak yapının meydana gelmesini sağlıyor.
Diğeriyse mozaik plasti yöntemi. Hastanın sorunlu ekleminden (yük altında olmayan bölgelerden) kıkırdak ve altındaki kemik yapı alınıyor. Temizlenen bölgeye konuyor. Sonra alınan parçalarla oyuk kapatılıyor. Görünümü bir mozaiği andırdığından da, adı mozaik plasti. İşlem yapılan hasta, 6-8 hafta yere bastırılmıyor. Sonuçta, tedavi edilen bölgede yeni bir doku oluşuyor.
Hastalığın tedavisinde, en yeni ve gelecek vadeden yöntem ise "Kondrasit Kültürü". Genç hastalarda uygulanan bu yöntemle, hastanın sağlam kıkırdak bölgesinden, yarım santim büyüklüğünde bir parça alınıyor. Paketlenip genetik laboratuvarındaki doku kültürü bölümüne gönderiliyor. Burada 1 santimetre karelik alan için, 14 milyon tane kondrasit hücresi (kıkırdak dokusunu yapan hücre) 15-10 gün içinde üretiliyor. Her hastaya özel olarak üretilen bu hücreler, bir jel içine konuyor. Sonra sorunlu eklemin oyuk yerine dolduruluyor. Sonuçta orijinal hiyelin kıkırdağa benzer bir kıkırdak oluşuyor. Bu yöntem, dünyada birkaç yıldır uygulanıyor.
2- Kortizonlu ilaçların kullanımına bağlı kıkırdak hastalıkları: Bu hastalarda tedavi için, sorunlu bölgedeki oyuk temizleniyor ve mikro fracture denilen bir yöntem uygulanıyor. Bu yöntemde, ucu sivri olan bir metal aletle, bölgede ufak delikler oluşturuluyor. Bu kırıklar kanamaya neden oluyor. Ve hiyelin olmasa da bir kıkırdak doku oluşuyor.
3- Travmalara bağlı eklemlerdeki kıkırdakların zedelenmesi: Bu durum, genellikle profesyonel sporcularda görülüyor. Genç yaşta menisküslerinin tamamı çıkarılmış sporcularda, ileriki yaşlarda kıkırdak hastalıkları neredeyse yüzde 100 görülüyor. Bu nedenle menisküsler maksimum düzeyde korunmalı, yırtıklar çıkarılmak yerine dikilmeli. Böylece kıkırdak problemleri engellenmiş olacaktır.
4- Dejeneratif artrit: İlerlemiş yaşlarda genel olarak eklemin tamamında, kıkırdağın incelmesi ve daha sonra yok olması söz konusu olabiliyor. Bu da kemiklerin birbirine sürtmesine yol açıyor. Kadın veya erkekte, 55 yaşın üstünde, dejenerasyon başlamışsa, gece ağrıları varsa, dizin içinde mekanik rahatsızlıklar oluşmuşsa, günlük yaşamını etkiliyorsa, dizin içinde serbestleşen parçalar temizleniyor.
Tedavisi
Türkiye'de kullanılmaya başlayan ve piyasada enjektör şeklinde bulunan jeller, haftada birer tane olmak üzere 3 hafta süreyle ekleme direkt uygulanıyor. 3 ay sonra, yine aynı şekilde 3 hafta uygulanıyor. Bu madde eklemin kıkırdak olmayan yerini bir silikon madde gibi kaplıyor. Ancak bu kalıcı bir tedavi değil. Sadece hastanın ağrılarını ve o anki durumunu düzeltmeye yönelik bir girişim. Başarı, hastanın psikolojik durumuyla yakından ilgili.
Yaşlı hastalara uygulanan bir diğer geçici teknik ise, ömrü 6-7 sene ile sınırlı olan osteotomi denilen yöntem. İlerlemiş yaşlarda eklemlere çok yük binmesinden dolayı bacaklarda yamuklaşma meydana geliyor. Düzeltmek için dizin altındaki kemikten bir üçgen parça çıkartılıyor, yükün bütün dize yayılması sağlanıyor. Hastalık ilerlemişse total eklem protezi yapılıyor. Bu protez kıkırdak doku tamamen ortadan kalkmışsa ekleme monte ediliyor.
Bilinçli spor yapın!
Düzenli bir şekilde yapılan spor, vücut içinde kan akımının hızlanmasına, bu da eklemlerde kıkırdak üretiminin artmasına neden olur. Ancak sporla profesyonel olarak uğraşan kişilerde, kıkırdak hastalıkları daha fazla görülmekte. Bunun nedeni ise özellikle diz eklemine binen yükün yoğun antrenman temposuyla artmasıdır. Bu yüzden, bir süre sonra eklemlerdeki kıkırdaklar yumuşuyor ve ortaya çeşitli rahatsızlıklar çıkıyor. Ancak diz eklemine fazla yük binen sporlarda (futbol ve basketbol gibi) profesyonel sporcular kendilerine iyi baktıkları sürece bir sorunla karşılaşmadıkları gibi eklemleri daha da kuvvetleniyor.
Risk faktörleri:
- Genetik yatkınlık
- Diz yapısının kalın ve toplu olması
- Bacakların kalın ve yağlı olması
- Şişmanlık
- Dizin üst kısmındaki kasların zayıf olması
- Kortizonlu ilaç kullanmak zorunda olmak
- Bilinçsiz spor yapmak
Kıkırdak Hastalıkları
Reviewed by Editor
on
Çarşamba, Mayıs 16, 2012
Rating:
Hiç yorum yok: