Dalışın Tarihçesi
İnsanoğlunun doğal yaşama ortamının kara olması, onun araştırma ve merak alanlarını uzun tarih dilimleri boyunca kara ile sınırlamıştır. Şu anda dünya üzerinde keşfedilmemiş ve incelenmemiş hiç bir kara parçası, dağ, tepe, ova, orman ve hatta mağara kalmamıştır. Ancak yerkürenin yaklaşık dörtte üçünü kaplayan suda çok yakın tarihe kadar bu kadar geniş ve kapsamlı bir Şekilde araştırma yapmak, su altının o tarif edilemez güzelliklerini seyretmek pek de mümkün olmamıştır.
"Pek de" diyorum, çünkü aslında dalgıçlığın tarihi milattan önceki yıllara kadar uzanmaktadır.
M.Ö. 400 yıllarında Yunan kralının, Skyllias adında bir dalgıcı Pers Donanmasında görevlendirdiğini Heredot'un kayıtlarında görebiliyoruz. Mitolojide de ölümsüzlük otunu arayan Gılgamış isimli bir dalgıçtan bahsedilir. M.Ö. 9. Yüzyılda Asur Medeniyeti'ne ait kabartma taŞ heykellerde hayvan derilerinden yapılma aletlerle askeri amaçlı dalgıçlar tesbit edilmiştir. 1575 yılında ressam ve bilgin Leonardo Da Vinci'nin tablolarından birinde denizaltılar, sualtı başlıkları ve paletler giymiş yüzen insanlar görülmektedir.
Bizi daha çok ilgilendiren, yakın tarih. Kesin bir zaman dilimi vermek gerekirse, 1943-44 yıllarında günümüzde hala kullanılmakta olan dalış malzemelerinin ilk temelleri atılmıştır. O dönemlerde Fransız donanmasında subay olarak görev yapan Jacques-Yves Cousteau, Su Ciğeri adını verdiği bir alet icat eder. Bu alet, dalgıcın ihtiyacı olan havayı, herhangi bir yere bağlı olmaksızın yanında taşımasını sağlayan bir alettir. Bu aletteki havayı solumak için de Emil Gagnan adlı bir endüstri mühendisinin buluşu olan regülatör kullanılmaktaydı. Bu sayede tüpteki basınçlı hava dalgıcın ihtiyaç duyduğu seviyeye indirilmekteydi. Günümüzde kullanılan aletli dalış ekipmanları da üç aşağı beş yukarı aynı prensipler kullanılarak tasarlanmaktadır.
Su ciğerinin bulunması ile 1950li ve 60lı yıllarda özellikle Amerika'da dalış sporu bir salgın halinde yayılmıştır. Ancak 60lı yıllarda sıkça görülen dalış kazaları ve hastalıkları, bir dönem için bile olsa, dalış sporuna karşı bir alerji yaratmıştır. Bu durumun sonucu olarak ülkelerde aletli dalıcılığı öğreten eğitim kuruluşları oluşturulmuş, güvenli dalış kuralları ile ilgili bir çok araştırma yapılmış ve 70li yıllara gelindiğinde gerek ekipman olarak gerekse dalış limitleri açısından konulan kurallarla bu spor tekrardan popülerliğini yakalamıştır. 80li ve 90lı yıllara gelindiğinde ise dalış sektörü iyice gelişmiş ve denize kıyısı olan ve özellikle tropikal ülkelerde dalış turizmi önemli bir gelir kaynağı haline gelmiştir.
"Pek de" diyorum, çünkü aslında dalgıçlığın tarihi milattan önceki yıllara kadar uzanmaktadır.
M.Ö. 400 yıllarında Yunan kralının, Skyllias adında bir dalgıcı Pers Donanmasında görevlendirdiğini Heredot'un kayıtlarında görebiliyoruz. Mitolojide de ölümsüzlük otunu arayan Gılgamış isimli bir dalgıçtan bahsedilir. M.Ö. 9. Yüzyılda Asur Medeniyeti'ne ait kabartma taŞ heykellerde hayvan derilerinden yapılma aletlerle askeri amaçlı dalgıçlar tesbit edilmiştir. 1575 yılında ressam ve bilgin Leonardo Da Vinci'nin tablolarından birinde denizaltılar, sualtı başlıkları ve paletler giymiş yüzen insanlar görülmektedir.
Bizi daha çok ilgilendiren, yakın tarih. Kesin bir zaman dilimi vermek gerekirse, 1943-44 yıllarında günümüzde hala kullanılmakta olan dalış malzemelerinin ilk temelleri atılmıştır. O dönemlerde Fransız donanmasında subay olarak görev yapan Jacques-Yves Cousteau, Su Ciğeri adını verdiği bir alet icat eder. Bu alet, dalgıcın ihtiyacı olan havayı, herhangi bir yere bağlı olmaksızın yanında taşımasını sağlayan bir alettir. Bu aletteki havayı solumak için de Emil Gagnan adlı bir endüstri mühendisinin buluşu olan regülatör kullanılmaktaydı. Bu sayede tüpteki basınçlı hava dalgıcın ihtiyaç duyduğu seviyeye indirilmekteydi. Günümüzde kullanılan aletli dalış ekipmanları da üç aşağı beş yukarı aynı prensipler kullanılarak tasarlanmaktadır.
Su ciğerinin bulunması ile 1950li ve 60lı yıllarda özellikle Amerika'da dalış sporu bir salgın halinde yayılmıştır. Ancak 60lı yıllarda sıkça görülen dalış kazaları ve hastalıkları, bir dönem için bile olsa, dalış sporuna karşı bir alerji yaratmıştır. Bu durumun sonucu olarak ülkelerde aletli dalıcılığı öğreten eğitim kuruluşları oluşturulmuş, güvenli dalış kuralları ile ilgili bir çok araştırma yapılmış ve 70li yıllara gelindiğinde gerek ekipman olarak gerekse dalış limitleri açısından konulan kurallarla bu spor tekrardan popülerliğini yakalamıştır. 80li ve 90lı yıllara gelindiğinde ise dalış sektörü iyice gelişmiş ve denize kıyısı olan ve özellikle tropikal ülkelerde dalış turizmi önemli bir gelir kaynağı haline gelmiştir.
Dalışın Tarihçesi
Reviewed by Editor
on
Cumartesi, Temmuz 28, 2012
Rating:
Hiç yorum yok: