Serbest ve aletli dalış ayrımı

Sualtı sporlarını tehlikesiz ve sağlıklı olarak yapabilmek için mutlaka eğitim gerekmektedir. Bu eğitim ise dalış sporunun türüne göre değişiklikler göstermektedir. Şöyle ki, eğer “ben nefesime güveniyorum, tüpe müpe ihtiyacım yok” diyorsanız o zaman siz, serbest dalıcı olmak istiyorsunuz. Bu spor korkunç derecede kondisyon gerektiren, sürekli antreman yapmanın mecburi olduğu bir daldır. Sonuçta olay kendi nefesinizin yeterliliği ile ilgili olduğundan bu konuda çok çaba göstermeniz gerekecektir. Kullanılan malzemeler de çok karmaşık olmadığı için bir kaç basit kuralın bilinmesiyle rahatlıkla yapılabilecek bir dalış tipidir. Ayrıca, basınçlı hava soluma durumu olmadığı için de dekompresyon, gaz zehirlenmeleri, derinlik sarhoşluğu gibi sorunlar doğurmaz.

Eğer, “Hocam, ben nefesime güvenemiyorum. Ayrıca su altında da daha uzun süre kalmak istiyorum” diyenlerdenseniz, o zaman çekirgeler, siz aletli dalıcı olmalısınız. Ancak, aletli dalıcı olmadan önce serbest dalış sporunu da iyice öğrenmiş olmak gerekir.


 Aletli dalıcılıkta, serbest dalıcılıkta kullanılan aletlere ek olarak bir kaç malzeme daha kullanmaktayız. Bunları ileriki yazılarımda ayrıntılı olarak ele alacağım, ancak sizinde kolaylıkla tahmin edebileceğiniz gibi, bu farklı aletlerin tüp, regülatör ve yüzerlilik ceketi olduğunu söylemeden geçemeyeceğim.

Bu noktaya gelmişken sizlere bir kaç rekordan falan da bahsetmek istiyorum. Serbest dalıcılıkta hava kaynağı kullanılmamasına rağmen, inilebilen derinlikler hiç de küçümsenecek rakamlar değildir. Bugün, iyi ve sağlıklı bir serbest dalıcı 20-30 metrelerde rahatlıka dolanıp avlanabilmektedirler. Hatta bu rakamları abartmış kimseler de vardır. 1945 yılında, Jacques Cousteau, Frederic Dumas, Philippe Tailiez gibi dalgıçlar 30-40 metrelere serbest dalış yapabilmişlerdir.

1966 yılında Enzo Majorca serbest dalış ekipmanlarıyla 54 metreye kadar inmiştir. 1967’de ise bu kez Küba’da 64 m.ye inmiştir. Marsilyalı Jacques Mayol ise 1966’de 63, 1973’de 84, 1975’de 90 m.ye inmiştir. 1976 yılında ise 105 m.ye inerek haklı bir şampiyonluk elde etmiştir. Bayanlarda ise rekor 1976 yılına kadar Giulianna Terelanni adlı sporcudadır ve o dönemin rekoru olarak da 58 m. kaydedilmiştir.

Günümüzde bu rekorlar yavaş  yavaş 120 m’nin civarlarında dolaşmaya başladı. Ve sanirim bu rekorların da sınırını The Big Blue (Luc Besson) filminden de hatırlayabileceğiniz gibi fiziksel imkansızlıklar belirleyecek gibi görünüyor.